Eğitim-İş 2024-2025 akademik yılına ilişkin Yükseköğretim Yıl Sonu Değerlendirme Raporu’nu ODTÜ’de yaptığı basın açıklaması ile kamuoyuyla paylaştı. Açıklamada, "Türkiye, bilimsel yayın kalitesi açısından birçok Orta Doğu ülkesinin bile gerisinde yer almaktadır. Üniversitelerimiz adeta liseden hallice yapılara dönüşmüştür. Akademik ve mali özerkliği olmayan, rektörler eliyle eşe dosta akademik unvan dağıtılan yerler olmuştur. Bu politikalar birkaç yıl daha sürdürülürse Avrupa ülkeleri başta olmak üzere birçok ülke Türkiye üniversitelerinden mezun olanlara denklik belgesi vermeyecektir” ifadelerine yer verildi.
Eğitim-İş 2024-2025 akademik yılına ilişkin Yükseköğretim Yıl Sonu Değerlendirme Raporu’nu, ODTÜ’de yaptığı basın açıklamasıyla kamuoyuna sundu. Türkiye genelindeki üniversitelerde sendikanın şube ve temsilcilikleri de eş zamanlı basın açıklaması yaptı.
Açıklamalarda, üniversitelerdeki yapısal sorunlara, akademik özgürlüklerin kısıtlanmasına, liyakat eksikliğine ve öğrencilerin yaşadığı ekonomik ve sosyal zorluklar gündeme taşındı.
Açıklama sırasında, “Özgürlük, Adalet, Liyakat, Üniversiteyi Özgür Bırak” pankartı taşındı ve “Laik bilimsel demokratik eğitim”, “Tarikata değil, bilime bütçe”, “Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz” sloganları atıldı.
'ÜNİVERSİTELER BİLİM DEĞİL, RANT ÜRETEN KURUMLARA DÖNÜŞTÜ'
ODTÜ önünde yapılan basın açıklamasını Eğitim-İş Genel Başkanı Kadem Özbay okudu.
"Üniversitelerin bilim değil, rant üreten kurumlara dönüştürüldüğünü, akademik kadroların, bilimsel başarıya değil, siyasi yakınlığa göre belirlendiğini" ifade eden Özbay, Avrupa Üniversiteler Birliği'nin 2024 raporuna göre, Türkiye'nin akademik özerklik açısından 35 ülke arasında 35. sırada bulunduğunu bildirdi.
Özbay, "Rektör atamaları Cumhurbaşkanı'nın iki dudağı arasında! Anayasa Mahkemesi'nin rektör atamalarını iptal etmesine rağmen bu karar tanınmamış ve üstüne 56 üniversiteye anayasaya aykırı biçimde rektör atanmıştır. Bu, sadece bir anayasa ihlali değil, üniversite özerkliğine açık bir saldırıdır" değerlendirmesini yaptı.
ARAŞTIRMA GÖREVLİSİ SAYISI 4'TE 1 ORANINDA AZALDI
Üniversitelere yeterli akademisyen kadrosunun verilmediğini, araştırma görevlisi sayısı 2022'de 52 bin iken, 2025'te 39 bine düştüğünü, 2016'da URAP sıralamasında ilk 1000'de yer alan üniversite sayısı 18 iken, bu sayının 2023'te 9'a indiğini anlatan Özbay, "Türkiye, bilimsel yayın kalitesi açısından birçok Orta Doğu ülkesinin bile gerisinde yer almaktadır. Üniversitelerimiz adeta liseden hallice yapılara dönüşmüştür. Akademik ve mali özerkliği olmayan, rektörler eliyle eşe dosta akademik unvan dağıtılan yerler olmuştur. Bu politikalar birkaç yıl daha sürdürülürse Avrupa ülkeleri başta olmak üzere birçok ülke Türkiye üniversitelerinden mezun olanlara denklik belgesi vermeyecektir" diye konuştu.
'ÜNİVERSİTELER ÖZERK, DEMOKRATİK VE ÖZGÜR BİR YAPIYA KAVUŞMALIDIR'
Eğitim-İş Genel Başkanı Kadem Özbay, öğrencilerin demokratik yollarla haklarını arama girişimlerinin, baskılarla, şiddetle bastırıldığını, disiplin ve soruşturmalarla cezalandırılan öğrencilerin üniversiteden ve KYK yurtlarından uzaklaştırıldığını belirterek, şöyle devam etti:
"Ülkemizin bilimsel geleceği, aydınlık yarınlarımız için üniversitelerin özerk, demokratik ve özgür yapıya kavuşması elzemdir. 12 Eylül darbesinin mirası olan YÖK kaldırılmalı, üniversiteler siyasi otoritelerden bağımsız, demokratik birer eğitim ve araştırma kurumu olarak yeniden yapılandırılmalıdır Üniversitelerin özgürlük ve özerklik mücadelesine olan desteğimizi kararlılıkla sürdürecek, hukuksuzca yapılan işlemleri yargıya taşıyacağız. Üniversitelerimizi kurtarmak için hep birlikte mücadeleye devam edeceğiz."