Uygur hak savunucuları, Çin hükümetinin Doğu Türkistan'da baskısını yeni bir boyuta taşıyarak yapay zekâ destekli “deepfake” içeriklerle diasporadaki liderleri itibarsızlaştırmaya çalıştığını açıkladı.
Kampanyanın en görünür hedefi, yıllardır Pekin’in baskı politikalarını ifşa eden Uygur Hareketi İcra Direktörü Rushan Abbas. Abbas, son haftalarda bir dizi sahte video, uydurma kitap ve çevrimiçi saldırının merkezinde yer aldı. Aktivistlere göre bu girişimler, Çin’in Sincan’daki insan hakları ihlallerine yönelik artan uluslararası baskıyı göğüslemek için başvurulan yeni nesil bir propaganda taktiğini temsil ediyor.

DEEPFAKE İLE İTİBARSIZLAŞTIRMA
Uygur hareketi temsilcileri, Abbas’a yönelik iftiraların dijital platformlarda organize biçimde yayıldığını ve bunun Pekin’in uzun süredir sürdürdüğü ulusötesi baskı stratejisinin güncellenmiş bir versiyonu olduğunu söylüyor. Yapay zekâ tarafından üretilmiş sahte içerikler, Abbas’ın kişisel itibarını hedef alırken, onun insan hakları mücadelesini itibarsızlaştırmayı amaçlıyor.
Bu saldırılar, Abbas’ın yakında yayımlanacak anı kitabı “Yılmaz Ruh: Bir Uygur’un Özgürlük Mücadelesi” öncesinde yoğunlaştı. Geçtiğimiz aylarda da, kitabın mesajını sulandırmak için iki sahte versiyonun piyasaya sürüldüğü ortaya çıkmıştı.
“Bu yanlış iddialar, benim savunuculuğumun Pekin’i ne kadar rahatsız ettiğinin kanıtı,” diyen Abbas, “AI deepfake teknolojisinin iftiraya dönüştürülmesi onların çaresizliğini gösteriyor. Hiçbir yalan beni Çin’in suçlarını dile getirmekten alıkoymayacak” ifadelerini kullandı.
OTORİTER BASKININ YENİ ARACI
Uygur örgütleri, yaşananların yalnızca bireysel bir saldırı olmadığını, aynı zamanda otoriter devletlerin yeni teknolojileri nasıl manipüle edebileceğine dair çarpıcı bir örnek sunduğunu vurguluyor.
Pekin’in dijital platformları istismar ederek muhalif sesleri susturma çabaları yeni değil; ancak yapay zekâ tabanlı sahte içeriklerin devreye sokulması, bu çabaları daha tehlikeli ve ikna edici kılıyor. Abbas, kısa süre önce Hong Kong ve Çin kaynaklı telefon erişim girişimleriyle de hedef alınmış, bu da baskının sanal ortamın ötesine taşındığını göstermişti.
KÜRESEL DAYANIŞMA ÇAĞRISI
Uygur hareketi, hükümetlere ve medya kuruluşlarına çağrı yaparak, deepfake teknolojisinin yarattığı dezenformasyon tehlikesine karşı daha güçlü koruma mekanizmaları oluşturulmasını istedi.
“Bu saldırılar sadece beni hedef almıyor, Uygur halkının acılarını görünmez kılmaya yönelik bir girişimdir,” diyen Abbas, uluslararası toplumu dayanışmaya davet etti.
Analistler, olayın Çin’in Sincan’daki politikalarını sorgulayan her sesin küresel ölçekte hedef alınabileceğini gösterdiğine dikkat çekiyor. Uygur diasporasının yükselen sesi, dijital çağda baskı ile teknolojinin nasıl iç içe geçtiğinin en güncel örneği olarak görülüyor.




















