NATO sınırlarında son dönemde Rusya’ya ait savaş uçakları ve insansız hava araçlarının hava sahası ihlalleri gündemde. Bu ihlallere karşı nasıl bir tepki verilmesi gerektiği tartışılıyor.
10 Eylül’de Polonya hava sahası, 21 insansız hava aracı tarafından ihlal edildi. Bu araçlardan üçü, Hollanda’ya ait F-35 ve Polonya Hava Kuvvetleri’ne bağlı F-16 savaş uçakları tarafından düşürüldü.
Üç gün sonra Romanya hava sahasına bir İHA girdi. Bu gelişmelerin ardından 19 Eylül’de üç Rus Mig-31 savaş uçağı Estonya hava sahasını 12 dakika boyunca ihlal etti. Olay üzerine İsveç, Finlandiya ve İtalya’ya ait savaş uçakları havalandı. NATO angajman kuralları gereği Rus uçaklarına yalnızca engelleme yapıldı ve bölgeden çıkarılmaları sağlandı.
NATO ÜLKELERİNDEN SERT AÇIKLAMALAR
BBC News Türkçe'de yer alan habere göre Rusya’nın ihlalleri sonrası NATO ülkelerinde farklı tepkiler ortaya çıktı.
-
Polonya Başbakanı Donald Tusk, 22 Eylül’de yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:
“Çok net olmak istiyorum. Uçan nesneler bizim topraklarımızı ihlal edip Polonya üzerinde uçtuğunda, tartışmaya gerek kalmaksızın onları vurma kararı alacağız. Bu konuda tartışmaya yer yok.” -
İsveç Savunma Bakanı Pal Jonson, benzer bir uyarıda bulundu:
“Hiçbir ülkenin İsveç hava sahasını ihlal etme hakkı yoktur. İsveç, gerekirse güç kullanarak hava sahasını savunma hakkına sahiptir ve hava sahasını savunacaktır.” -
-
Çekya Cumhurbaşkanı Petr Pavel, daha güçlü bir tepki çağrısı yaparak, “Rus uçaklarını düşürmek de dahil olmak üzere uygun şekilde tepki vermeliyiz” dedi.
-
ABD Başkanı Donald Trump da 23 Eylül’de BM’de Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy ile görüşmesinin ardından gelen soruya, “Evet, düşürmeli” yanıtını verdi. Ancak Trump, ABD’nin NATO müttefiklerine destek verip vermeyeceği sorulduğunda bunun “koşullara bağlı” olduğunu ifade etti.

İTİDAL ÇAĞRILARI
Almanya ise ihtiyatlı bir yaklaşım sergiliyor. Savunma Bakanı Boris Pistorius, “Gökten bir şey düşürmek gibi anlamsız taleplerin” gerilimi artıracağını belirterek, NATO’nun Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in “gerilimi tırmandırma tuzağına” düşmemesi gerektiğini söyledi.
NATO Genel Sekreteri Mark Rutte de 23 Eylül’deki Kuzey Atlantik Konseyi toplantısı sonrası yaptığı açıklamada, Estonya’daki ihlalin acil bir tehdit oluşturmadığını belirtti ve şu değerlendirmeyi yaptı:
“Yani, bu her zaman bir uçağı hemen düşüreceğimiz anlamına gelmez. Dediğim gibi, net ölçütlere dayanarak, mevcut tüm istihbarat bilgilerini kullanarak durumu gerçek zamanlı olarak değerlendireceğiz. Ve burada da tam olarak böyle oldu.”
ESTONYA’DAKİ İHLALİN ÖNEMİ
Estonya’da yaşanan son ihlal, önceki vakalara göre daha ciddi boyutlarda değerlendiriliyor. Uzun sürmesi, üç savaş uçağının aynı anda bölgeye girmesi ve Polonya ile Romanya’daki İHA ihlallerinden kısa süre sonra gerçekleşmesi, bu adımın kasıtlı ve hesaplanmış olabileceği yorumlarını güçlendirdi.
NATO ANGAJMAN KURALLARI
NATO’nun angajman kuralları kamuya açık değil, ancak genel ilkeler biliniyor. Öncelikli adımlar arasında telsiz uyarıları, görsel tanımlama, sinyal verme ve fiziki eskort yer alıyor. Silah kullanımı ise “son çare” olarak görülüyor.
Bir uçağın vurulması için genellikle meşru müdafaa ya da siyasi karar gerekiyor. NATO unsurlarının devreye girdiği Estonya örneğinde olduğu gibi, durum anlık istihbaratla değerlendiriliyor. Eğer ihlal NATO misyonuna bağlı olmayan bir ülkede gerçekleşirse, o ülkenin ulusal angajman kuralları devreye giriyor.
TÜRKİYE’NİN 2015 KARARI YENİDEN GÜNDEMDE
Bu tartışmalarda sıkça Türkiye’nin 2015’te aldığı karar hatırlatılıyor. 24 Kasım 2015’te Türk hava sahasını 17 saniye boyunca ihlal eden bir Rus Su-24 savaş uçağı, uyarılara rağmen geri çekilmeyince Türk Hava Kuvvetleri’ne ait bir F-16 tarafından düşürülmüştü.
Türkiye’nin bu hamlesi ulusal bir karar olarak kayda geçmiş, NATO’ya ise sonrasında bilgi verilmişti.




















