ABD Başkanı Donald Trump yönetiminin Ukrayna savaşına son vermek amacıyla hazırladığı 28 maddelik barış planı tartışılmaya devam ederken, belgeyle ilgili çarpıcı bir iddia ABD Kongresi’nde doğrulandı. Planın, yalnızca Kiev ve Avrupa başkentlerinde değil, Washington’da da yoğun tepki çektiği bir dönemde, Senatör Mike Rounds’un açıklamaları, metnin kökenine ilişkin soru işaretlerini daha da büyüttü.
Trump’ın barış taslağı, Ukrayna’nın toprak vermesini, NATO üyeliği hedefinden vazgeçmesini ve ordusunun küçültülmesini öngörüyordu. Bu talepler, Ukrayna hükümeti, Avrupa Birliği, İngiltere, Kanada ve Japonya gibi Ukrayna’ya destek veren ülkeler tarafından “Rusya lehine ve kabul edilmesi imkânsız şartlar” olarak nitelenmişti.
Ancak hafta sonu yaşanan yeni gelişme tartışmaları bambaşka bir boyuta taşıdı.
SENATÖR ROUNDS RUSYA'NIN HAZIRLADIĞINI DOĞRULADI
Gazeteci Nick Schifrin, X hesabından yaptığı paylaşımda, Senatör Mike Rounds’un, Trump yönetiminin sunduğu 28 maddelik planın aslında “Rusya tarafından hazırlanmış bir doküman” olduğunu söylediğini aktardı.
Rounds’un açıklamasına göre:
“Bu bizim önerimiz değil, bizim barış planımız değil. Bir temsilcimize ulaştırılan bir öneriydi. Aracı olarak sadece ilettik. Belge bizim tarafımızdan yayımlanmadı; sızdırıldı.”
Rounds ayrıca, Dışişleri Bakanı Marco Rubio’nun, planın bir ABD tasarısı değil, “Rus tarafının sunduğu bir öneri” olduğunu kendilerine anlattığını belirtti.
Bu açıklama, WSJ’nin haberinde yer alan ve planın, Trump’ın Ukrayna özel temsilcisi Steve Witkoff ile Kremlin’e yakın isim Kirill Dmitriev arasında yürütülen temaslar sonucunda oluşturulduğu iddiasını fiilen teyit etmiş oldu.
Rubio ise daha sonra yaptığı sosyal medya paylaşımında planın “ABD tarafından yazıldığını, Rusya ve Ukrayna’dan gelen girdilerin taslakta kullanıldığını” duyurdu. Ancak Rounds’un “belge Rusya’nın önerisiydi” ısrarı Washington’da tartışmaları körüklemeye devam ediyor.
AVRUPA'DAN TEPKİ: METİN MOSKOVA’NIN İSTEK LİSTESİ
Trump’ın talimatıyla Ukrayna’ya “perşembe gününe kadar yanıt verilmesi” şartıyla iletilen plan, Avrupa’da da ciddi diplomatik hareketliliğe yol açtı.
WSJ’nin aktardığına göre: Estonya Savunma Bakanı Hanno Pevkur, plan için “100’e 0 Rusya’nın lehine” dedi. Avrupa hükümetleri, Ukrayna ordusuna sınırlama getirilmesine, NATO kapısının kapatılmasına ve toprak devrine karşı çıktı.
On dört Avrupa lideri, Güney Afrika’daki G20 zirvesinde yaptıkları ortak açıklamada planın “Ukrayna’yı gelecekteki saldırılara karşı savunmasız bırakacağını” vurguladı.
Ukrayna cephesi ise barış görüşmelerine açık olduklarını belirtse de, “ulusal çıkarlardan asla vazgeçmeyeceklerini” duyurdu.
TRUMP'TAN GERİ ADIM SİNYALİ: PLAN SON HALİNİ ALMIŞ DEĞİL
Büyüyen tepkiler üzerine Trump, Beyaz Saray’daki açıklamasında planın nihai olmadığını söyledi:
“Hayır, bu benim son kararım değil. Barışa ulaşmak istiyoruz; bu çok önce olmalıydı.”
Ancak Trump yönetiminden gelen çelişkili açıklamalar, planın hazırlanma sürecinin karanlıkta kalan yönlerine dair soru işaretlerini artırıyor.
CUMHURİYETÇİLER DE RAHATSIZ
ABD’de hem Demokrat hem Cumhuriyetçi kanattan bazı isimler, planı “Putin’e taviz” olarak değerlendirdi. Senatör Thom Tillis, “Putin’e kazanmış hissi verecek hiçbir şey yapmamalıyız” dedi. Bazı Cumhuriyetçiler, planın “Rus isteklerinin bir listesi” olduğunu savundu.
Buna karşılık Trump yönetimi ise Ukrayna’nın savaş alanındaki durumunun kötüleştiğini, Zelenskiy yönetiminin yolsuzluk skandallarıyla sarsıldığını ve “gerçekçi bir çözüm için zamanın daraldığını” öne sürüyor.
BELGENİN KÖKENİ TARTIŞMAYI ALEVLENDİRDİ
Trump’ın barış planı, açıklanmasının ardından yalnızca içerdiği ağır şartlar nedeniyle değil, metnin kimin tarafından yazıldığı konusunda ortaya çıkan yeni bilgiler nedeniyle de uluslararası bir kriz başlığı haline geldi.
Planın Rusya tarafından yazılmış olabileceğine dair Senatör Rounds’un açıklaması, Washington’un Avrupa ile ilişkilerini, Ukrayna’ya desteğin niteliğini ve Trump yönetiminin diplomatik yöntemlerini yeniden tartışmaya açmış durumda.
Avrupa liderleri, planın Ukrayna’yı savunmasız bırakacağını vurgularken; ABD içinde de “belgenin Rusya kaynaklı olup olmadığını” netleştirme baskısı giderek artıyor.




















