Dokuz Eylül Üniversitesi Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof. Dr. Hasan Sözbilir, Türkiye’de her an deprem üretme potansiyeline sahip 30 aktif fay tespit ettiklerini açıkladı. Bu fayların, uzun süredir kırılmamış olmaları ve stres biriktirmeleri nedeniyle “sismik boşluk” sınıfında değerlendirildiği belirtildi. Fayların bulunduğu bölgelerde yapılaşmanın acilen gözden geçirilmesi ve riskli yapıların dönüşüme alınması gerektiği vurgulandı.
“DEPREM ÜRETME ZAMANI GELMİŞ 30 FAY VAR”
Prof. Dr. Hasan Sözbilir, Kahramanmaraş merkezli 2023 depremlerinden sonra Türkiye genelindeki aktif fay hatlarını yeniden analiz ettiklerini ve 30 fayın “deprem üretme zamanı gelmiş” durumda olduğunu belirtti. Bu fayların, uzun süredir sessiz olmaları ve geçmişte büyük depremler üretmiş olmaları nedeniyle özel dikkatle izlenmesi gerektiğini ifade etti.
Sözbilir, 2011’den bu yana Türkiye’de 485 aktif fay hattının tanımlandığını, bunlardan bazılarını “sismik boşluk” olarak sınıflandırdıklarını söyledi. “Sismik boşluk” olarak nitelendirilen faylar, uzun süredir kırılmamış, yani deprem üretmemiş; bu da o bölgelerde büyük depremlerin yaklaştığını gösteriyor.
PALEOSİSMOLOJİK VERİLERLE TEHLİKE TESPİT EDİLİYOR
Sözbilir, fay hatları üzerindeki tehlikeyi belirlerken üç temel kriterden yararlandıklarını söyledi. İlk olarak, son 125 yılda bu fay hatlarında büyük bir depremin yaşanıp yaşanmadığını incelediklerini; ikinci olarak da paleosismoloji yöntemiyle fayların tarihsel kırılma döngülerini tespit ettiklerini ifade etti. Üçüncü kriter ise fayın en son depreminden bu yana geçen süre ile yeniden kırılma süresinin ne kadar örtüştüğü. Bu veriler ışığında, 30 fay hattının her an büyük bir deprem üretebileceği sonucuna varıldığını aktardı.
İSTANBUL VE ÇEVRESİ İÇİN CİDDİ UYARI
Sözbilir, özellikle İstanbul’un güneyinde uzanan Kumburgaz, Adalar ve Avcılar segmentlerinin ciddi bir deprem potansiyeli taşıdığını vurguladı. Marmara Denizi altındaki fayların sismik boşluk olarak değerlendirildiğini belirten Sözbilir, bu bölgelerde yıkıcı bir depremin beklendiğini söyledi.
KARADAKİ DİĞER RİSKLİ BÖLGELER
Deniz dışında, kara üzerinde de birçok aktif fay hattı bulunuyor. Sözbilir’e göre Batı Anadolu’da İzmir-Tuzla, Balıkesir-Gökçeyazı ve Eskişehir fayları; Orta Anadolu’da Tuz Gölü, Kayseri-Erciyes ve Erkilet fayları; Doğu Anadolu’da ise Erzincan-Bingöl arasındaki Yedisu Fayı, Malatya ve Ovacık fayları ile Güneydoğu Anadolu’daki Şirvan, Cizre ve Yüksekova fayları ciddi risk taşıyor. Bu fayların bazıları 3 bin ila 4 bin yıldır kırılmamış durumda.
"FAY SAKINIM BANDI" ÖNERİSİ: YAPILAŞMA KISITLANMALI
Prof. Dr. Sözbilir, bu yüksek riskli fay hatları üzerindeki yerleşim alanlarında yapılaşmanın kısıtlanması gerektiğini söyledi. “Fay sakınım bandı” adı verilen koruma kuşaklarının oluşturulması ve bu alanlarda yeni yapılaşmaya izin verilmemesi gerektiğini vurguladı.
Ayrıca mevcut yapı stokunun detaylı şekilde incelenmesi gerektiğini belirten Sözbilir, “Fay kırıldığında ne tür bir hareket bekleniyor ve bu hareket binalar üzerinde nasıl bir etki yaratır? Buna bakmak şart. Eğer binaların hasar alma ihtimali yüksekse, bu yapıların kentsel dönüşüm kapsamında acilen yenilenmesi gerekiyor” dedi.
BELEDİYELERE RAPORLAR SUNULDU
Yürütülen çalışmalara ilişkin raporların ilgili belediyelere iletildiğini aktaran Sözbilir, yerel yönetimlerin bu raporları Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile paylaştığını ve sürecin koordinasyon içinde yürütüldüğünü belirtti.