TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı ve AK Parti Ankara Milletvekili Fuat Oktay, Irak ve Suriye’de görev yapan Türk Silahlı Kuvvetleri unsurlarının görev süresinin 3 yıl uzatılmasına ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi çerçevesinde Meclis Genel Kurulu’nda konuştu. Oktay, sınır ötesi operasyonların yalnızca terörist unsurları hedef aldığını ve sivillerin zarar görmemesi için azami dikkat gösterildiğini vurguladı.
'TÜRKİYE DÜNYA BARIŞININ ANAHTARI KONUMUNDA'
Oktay, Türkiye’nin yoğun çatışmaların yaşandığı bölgede güvenli bir liman olmayı başardığını belirterek, ülkemizin sahada yumuşak ve sert gücünü gerektiğinde kullanmaya devam edeceğini söyledi:
“Kadife eldiven içerisinde demir yumruk” ifadesiyle tanımladığımız harekât tarzı da tam budur. Türkiye artık dünyada barışın anahtarı konumuna gelmiştir.”
CHP’YE VE ELEŞTİRİLERE YANIT
Oktay, CHP’nin dış politikayı takip etmekte zorlandığını belirterek, eleştirilere sert yanıt verdi:
“Türkiye’yi süt dökmüş kedi gibi tanımlamaya çalışanlar var. Türkiye, özellikle dış politikada süt dökmüş kedi gibi değil, kükremiş aslan gibidir. Eğer dışarıda süt dökmüş kedi ve ağlayanları arıyorsanız da CHP’ye bakmanız yeterli.”
'TÜRKİYE BÜYÜKELÇİLERİN KAPISINDA BEKLEMİYOR'
Suriye’de SDG unsurlarının bölgesel maceralara girmek yerine Suriye merkezi yönetimiyle bütünleşmesi gerektiğini vurgulayan Oktay, PKK’nın fiili olarak silah bırakma sürecine geçmesi gerektiğini ifade etti:
“PKK terör örgütü, kendisini feshettiğini açıklamıştı; artık bu söylemin fiiliyata dönüşmesi şarttır. Süreç ilgili kurumlarımız tarafından yakından takip edilmektedir.”
ABD Büyükelçisi ile yaşanan krizle ilgili Oktay, “Türkiye’ye meydan okumak hiçbir büyükelçinin haddine değildir” değerlendirmesinde bulundu. Oktay ayrıca Türkiye’nin kararlarını almak için yabancı büyükelçilerin kapısında beklemediğini ve gerektiğinde gereken adımların atılacağını söyledi.
FUAT OKTAY'IN KONUŞMASINDA ÖNE ÇIKANLAR ŞÖYLE:
Ülkemiz, dünyanın çeşitli bölgelerindeki çatışmaların sonlandırılmasında arabuluculuğuna en çok güvenilen ülke konumuna gelmiştir. Türkiye artık dünyada “barışın anahtarı” konumuna gelmiştir.
Ülkemiz kendi güvenliğine yönelik tehditler belirdiği zaman sahada yumuşak gücünün yanı sıra sert gücünü kullanmaktan çekinmeyecektir. “Kadife eldiven içerisinde demir yumruk” diye ifade etmeye çalıştığımız harekât tarzı da tam budur.
Tüm emperyalist planların farkında ve aynı zamanda da karşısında dimdik duran bir Türkiye, bir lider Sayın Recep Tayyip Erdoğan vardır.
Yapılan sınır ötesi operasyonlar sadece terörist unsurları hedef almakta, sivillerin zarar görmemesi için azami dikkat gösterilmektedir. Sınır aşan müdahalelerin zamanında ve etkili bir şekilde yapılmaması hem ülkemiz hem Ortadoğu coğrafyası açısından çok büyük ve geri dönüşü olmayan tahribatlara yol açabilmektedir.
Bu kadar yoğun çatışmaların olduğu bölgemizde, “Türkiye güvenli bir liman” olarak kalmayı başarmıştır. Bunda Meclisimizin Hükümete bugüne değin vermiş olduğu yetkiler son derece önemlidir.
Suriye’de kalıcı barış ve istikrarın henüz tesis edilememesi, PKK / SDG/ YPG ve DEAŞ unsurlarının varlığına ilaveten, ülkemizin güney doğu sınırlarında bir “terör koridoru oluşturulması” hayalinde olan bazı ülkelerin çabaları da maalesef devam etmektedir.
Güney sınırlarımızda halen tehditler devam etmektedir. Bu tehditler “zamanlıca ve kararlılıkla” sınır ötesi müdahalelerde bulunmayı zorunluluk haline getirebilmektedir.
Geçmiş dönemde sınır harekatlarını gerçekleştiren bir ülke olarak bugün benzeri tehditlere duyarsız kalmamız düşünülemez.
Suriye’nin kuzeyinde faaliyet gösteren SDG unsurlarının, bölgesel maceralara girmek yerine Suriye merkez yönetimiyle bütünleşme sürecini hızlandırmaları büyük önem taşımaktadır.
PKK terör örgütü, “Terörsüz Türkiye” süreci kapsamında PKK terör örgütü bir süre önce kendisini feshettiğini açıklayarak silah bırakma sürecine girdiğini ilan etmiştir. PKK’nın kendisini feshinin artık bir söylemden öteye geçerek bir an önce fiiliyata dönüşmesi gerekmektedir. Bu süreci ilgili kurumlarımız yakından takip etmektedir.
ABD Büyükelçisi ile ilgili eleştirilere gelince; gerek Dışişleri Bakanlığı gerek bizlerin girişimleri sonucu kendi mesajını telafi eden başka bir mesajı kısa bir süre içerisinde paylaşmıştır. Türkiye’ye meydan okumak hiçbir büyükelçinin haddine değildir.
CHP, kendi iç sorunlarına hapsolduğu için dış politikadaki gelişmeleri takip etmekte zorlanıyoranladığımız kadarıyla. Bunu da anlıyoruz.
Türkiye’yi süt dökmüş kedi gibi tanımlamaya çalışanlar var. Türkiye, özellikle dış politikada süt dökmüş kedi gibi değil, kükremiş aslan gibidir. Eğer dışarıda süt dökmüş kedi ve ağlayanları arıyorsanız da CHP’ye bakmanız yeterli.
Biz, bir şeye karar verdiğimizde ne yabancı büyükelçilerin kapısında görüş almak için bekleriz ne de bir yerden izin isteriz; gerektiğinde gerekeni yaparız, bu kadar net.




















